New Mexico Üniversitesi’nden bir ekip, yaptığı araştırmada 62 kadının plasentasını test etti ve her birinde beş milimetreden kısa uzunlukta küçük plastik parçalar bulunduğunu tespit etti.
Numunelerde en yaygın bulunan plastikler, yüzde 54 ile plastik torba ve şişelerde kullanılanlar olurken, yüzde 10 da inşaatta kullanılan malzemeler ve naylondan oluştu.
Mikroplastiklerin kanserler, doğurganlık sorunları ve demansla bağlantılı olduğu bilindiği için, bazı araştırmacılar ve halk sağlığı uzmanları, bebeklerin zayıf doğmasına ve daha kolay hastalanmasına yol açabileceğinden endişe duyuyor.
Pek çok kişi plasentanın dış dünyaya karşı bir engel olduğunu düşünse de, yapılan araştırma mikroplastiklere karşı güvenli olmadığını gösteriyor.
Plastiklerin çöpe atılması sonucu mikroplastikler yer altı sularına karışıyor, atmosfere aerosol halinde yayılarak yiyeceklerimize, suyumuza ve vücudumuza karışıyor. Kıdemli çalışma yazarı Matthew Campen, “Bu sorun zamanla daha da kötüleşecek çünkü çevremizdeki tüm bu plastikler değişikliğe uğruyor, mikroplastiklere dönüşüyor ve konsantrasyonları artacak.” açıklamasında bulundu.
Bu önemli çalışma, Toksikolojik Bilimler dergisinde yayınlandı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.